OLGU SUNUMU | |
1. | Akciğer Kanserini Taklit Eden Bruselloz: Olgu Sunumu Brucellosis Mimicking Lung Cancer: A Case Report Gokce Kulah, Tayfun Caliskan, Kadir Canoğlu, Özge Atış, Mustafa Çarkçıdoi: 10.5505/respircase.2024.68335 Sayfalar 67 - 70 Brusella, enfekte hayvanlarla temas ettiklerinde veya çiğ süt, pastörize edilmemiş peynir veya az pişmiş et gibi belirli gıdaları tükettiklerinde insanları enfekte edebilen gram-negatif hücre içi bir mikro-organizmadır. Brusellozun akciğer tutulumuna neden olması son derece nadirdir. Bu olguda akciğer kanserini taklit eden bir bruselloz olgusu sunulmuştur. Pulmoner tutulum brusellozun nadir görülen bir belirtisi olmasına rağmen, hastalığın yaygın olduğu bir bölgede bir hastada sürekli ateş, eklem ağrısı ve pulmoner semptomlar varsa dikkate alınmalıdır. Akciğer kanseri toplumda görülme sıklığı ve yüksek ölüm oranları nedeniyle hekimler tarafından dikkatle araştırılır. Bruselloz toplumda daha az görülür ve prognozu nispeten daha iyidir. Doğru anamnez alınamayan hastalarda bruselloz tanısında geç kalınabilir. Uzun süren tetkik-tedavi süreçleri ile geç tanıya bağlı olarak gereksiz harcamalara ve hastalığın ilerlemesine neden olabilir |
2. | Sıvı Nitrojen Katkılı Bisküvi Tüketimi Solunum Sıkıntısına Neden Oluyor: Olgu Sunumu ve Literatürün İncelenmesi Liquid Nitrogen-Laced Biscuit Consumption Leads to Respiratory Distress: A Case Report and Review of Literature Ashok Arbat, Gauri Gadge, Sweta Chourasia, Parimal Deshpande, Swapnil Bakamwardoi: 10.5505/respircase.2024.82246 Sayfalar 71 - 77 Son zamanlardaki bir trend olarak piyasaya sürülen dumanlı sıvı nitrojen (LN2) içeren gıda maddeleri, tüketicileri cezbetmektir. Bununla birlikte, yanlış kullanım ve sağlık açısından tehlikeleri konusundaki bilgi eksikliği nedeni ile insanlar, solunum sıkıntısı, cilt nekrozu ve midebağırsak yaralanmaları gibi yan etkilerinin kurbanı haline gelebilmektedir. Burada, 'Azotlu bisküvi' tüketimi sırasında ortaya çıkan aşırı soğuktan etkilenen, öksürük ve efor dispnesi gelişen alerjik rinitli genç bir erkek çocuğunu sunuyoruz. Yerel klinikte verilen tedaviye yanıt vermiyor ve sık sık hastalanıyordu. Geliş spirometri sonucu FEV1 %65, FVC %69 ve FEV1/FVC 87.3 idi. Akciğer grafisinde iki taraflı bronko-vasküler yapılarda artış görüldü. Bronkokonstriksiyonunu hafifletmek için kendisine kortikosteroid ve bronkodilatör içeren bir inhaler verildi. Dört ay sonra yapılan takip spirometrisinde iyileşme görüldü. Satış noktalarında LN2 uygulanan gıdalarla ilgili risklerin farkında olunması gerekmektedir. |
3. | Diyet ile Tedavi Edilebilen Hemoptizi: Lane Hamilton Sendromu Diet-treatable Cause of Hemoptysis: Lane Hamilton Syndrome Esra Arslan Aksu, Oğuz Karcıoğlu, Oğuz Uzundoi: 10.5505/respircase.2024.73604 Sayfalar 78 - 81 İdiyopatik pulmoner hemosideroz nadir görülen bir alveolar hemoraji nedenidir ve çölyak hastalığı ile birlikte görüldüğünde Lane Hamilton Sendromu olarak adlandırılır. Altta yatan neden hala bilinmemekle birlikte, glutensiz diyetle iyileşmeleri ortak bir patogeneze işaret etmektedir. Tekrarlayan hemoptizi ataklarıyla başvuran 18 yaşında bir kadın hastaya bronkoskopi yapılmış ve alveolar hemorajiyi doğrulayan hemosiderin yüklü makrofajlar görülmüştür. Serumda anti-endomisyum IgA varlığı nedeniyle yapılan endoskopik biyopsi ile Çölyak Hastalığı tanısı doğrulandı. Başlangıçta glutensiz diyetle semptomları dramatik bir şekilde düzelen hasta ilerleyen dönemde diyet uyumsuzluğu nedeniyle alveolar hemoraji atağından kaybedildi. |
4. | Metamfetaminin İndüklediği Fibrotik Hipersensitivite Pnömonisi Methamphetamine-induced Fibrotic Hypersensitivity Pneumonitis Hülya Abalı, Fatma Tokgoz Akyil, Neslihan Fenerdoi: 10.5505/respircase.2024.87360 Sayfalar 82 - 85 Yedi yıl günlük inhale kristal metamfetamin kullanma öyküsü olan bir hastada fibrotik hipersensitivite pnömonisi olgusunu sunuyoruz. Hastanın metamfetamin kullanımı ile başlayıp ilerleyen kronik efor dispnesi öyküsü, aile öyküsü ve otoimmün özellikleri hipersensitivite pnömonisinin metamfetaminden kaynaklanmış olabileceği şüphesini uyandırdı. Diğer nedenler dışlandıktan sonra hastanın klinik, laboratuvar, radyolojik ve histopatolojik bulguları, fibrotik hipersensitivite pnömonisini amfetaminin indüklediğini gösterdi. |
5. | Pulmoner Arteryel Hava Emboli Olgusu: On Saatlik Seyir A Case of Pulmonary Arterial Air Embolism: A 10-hour Cruise Uğur Yüregir, Ege Güleç Balbay, Mustafa Boğan, Ali Can Karadoi: 10.5505/respircase.2024.46548 Sayfalar 86 - 89 Hava embolisi çoğunlukla fark edilmeyen bu nedenle nadir olarak bildirilen ancak hayati tehlikesi olan bir durumdur. Genellikle iyatrojenik gelişir ve kendiliğinden rezorbe olur. Hava embolilerinde akciğer ödemi veya parankimal destrüksiyon gibi komplikasyonlar gelişebilmektedir. Olgumuzda on saat ara ile çekilen akciğer tomografisi görüntülerine göre pulmoner arter ve sağ atriumda görülen hava kaybolurken, sol akciğerde artan konsolidasyon alanları mevcuttu. Takibinde enfektif kliniğinin de gelişmesi ödem ve destrüksiyonun da pnömoni açısından kolaylaştırıcı neden olabileceğini düşündürmektedir. Intravenöz (IV) işlem yapılan hastalarda pnömoni etyolojisinde hava embolilerinin bir neden olabileceğini düşünülmektedir. Bir başka açıdan da pnömoni olarak değerlendirilen tablonun hava embolisi sonrası dekstüriksiyona bağlı gelişen enflamatuar süreç olarak da düşünülebilir. IV işlem yapıldıktan sonra hava embolisi gelişen olgular üzerinde ortaya çıkan komplikasyonlar ve pnömonilerin görülme sıklığının araştırılmasına ihtiyaç vardır. |
6. | Plevranın Soliter Fibröz Tümörü: Olgu Sunumu Solitary Fibrous Tumor of the Pleura: A Case Report Emine Ayan, Mustafa Çolak, Ali Karakılıç, Zafer Erol, Nurhan Sariogludoi: 10.5505/respircase.2024.43760 Sayfalar 90 - 94 Plevranın soliter fibröz tümörleri, visseral veya perietal plevradan köken alan oldukça nadir görülen mezenkimal tümörlerdir. Tüm plevral tümörlerin %5’ inden azını oluştururlar. Soliter fibröz tümör tanısı, klinik, radyolojik ve iğne biyopsisi bulguları ile konulur. Sıklıkla asemptomatiktirler ve göğüs kafesinde çok büyük boyutlara ulaşabilirler. Daha büyük boyutlara ulaştıklarında öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı ve hemoptizi gibi belirtiler gösterebilirler. Genellikle benign olan bu tümörler %10-20 oranında malign olabilmekte ve nüks riski taşımaktadırlar. Bu sebeple erken tanısı çok önemli olup, total rezeksiyonu ve yakın takibi gereklidir. Oldukça nadir rastlanan bu olgumuzu sunmaya değer bulduk. |
7. | Ultrasonografi ile Diffüz Pulmoner Hemoraji Tanısı: Olgu Sunumu Diagnosis of Diffuse Pulmonary Hemorrhage by Ultrasonography: A Case Report Nalan Kozacı, İsmail Erkan Aydın, Tuğçe Erşahin, Büşra Taşkırandoi: 10.5505/respircase.2024.49260 Sayfalar 95 - 99 Yetmiş iki yaşında erkek hasta acil serviste vücutta yaygın döküntü ve nefes darlığı şikayetleri ile başvurdu. Takipneik ve dispneik olan hastanın tüm vücudunda peteşial tarzda döküntüleri, ağız içinde ve diş etlerinde kanama görüldü. Hastaya yatak başı nokta bakım ultrasonu (POCUS) yapıldı. POCUS’da sağ akciğer 3. 4. 5. ve sol akciğerde 3. ve 4. zonda ağırlıklı olmak üzere multiple ve confluent B çizgileri, plevral çizgide düzensizlik, A çizgilerinde kaybolma, subplevral hypoecoik alan, hepatizasyon, shred sign ve plevral effüzyon tespit edildi. Plevral çizgide düzensizlik, subplevral hypoecoik alan, hepatizasyon, shred sign bulgularının olduğu alanlarda M Mod’da stratosfer bulgusu saptandı. Olgunun POCUS ve klinik bulguları birlikte değerlendirilerek diffüz pulmoner hemoraji tanısı konuldu. |
8. | Postoperatif Dönemde Gelişen Negatif Basınçlı Akciğer Ödemi Postoperative Negative Pressure Pulmonary Edema Elif Karasal Gulıyevdoi: 10.5505/respircase.2024.30643 Sayfalar 100 - 103 Negatif basınçlı akciğer ödemi (NBAÖ), postoperatif dönemde üst solunum yolundaki akut kapanmaya karşı yapılan zorlu inspirasyon sonucu artan intratorasik ve hidrostatik pulmoner basınca bağlı gelişir. Preoperatif dönemde en çok konsultasyon istenen branşlardan biri göğüs hastalıklarıdır. Postoperatif komplikasyonlar arasında atelektazi, pnömoni, emboli sıklıkla düşünülür. Genç hastalarda ameliyat sonrası dönemde desatürasyonun nedeni olarak NPPE olduğu akılda tutulmalıdır. Özellikle üst solunum yolu cerrahisi geçirmiş olan hastalarda üst solunum yolunda gelişen ödem, kollaps riskini arttırmaktadır. Bu hastalarda erken dönemde doğru tanı ve müdahale ile hızlı klinik yanıt alınmaktadır. Tedavide en önemli konu hastanın oksijenizasyonunun sağlanmasıdır. Geçirilmiş cerrahinin lokalizasyonuna göre kontrendike olmayan durumlarda oksijen desteğine ilave olarak non-invaziv mekanik ventilatör (NIVM) kullanılabilir. Ancak olgumuzdaki gibi üst solunum yolu cerrahisi geçiren hastalarda NIMV kontrendike olup NBAÖ için yüksek akımlı oksijen, metilprednizolon, diüretik tedavi ile de tam klinik yanıt alınabilir. |
9. | Akciğerde Kitle Görünümü Veren Meningosel: Olgu Sunumu Meningocele Mimicking A Mass in the Lung: A Case Report Nurhan Atilla, Burcu Akkök, Fulsen Bozkuş, Tuba Bilgilidoi: 10.5505/respircase.2024.76258 Sayfalar 104 - 106 Spinal meningosel, dura ve araknoid membranı içeren kesenin vertebral kolon defekti veya bir foramen yoluyla herniasyonudur. Bunlar en sık posteriorda ve lumbosakral bölgede bulunur. Görüntülemede anterior spinal meningosel, posterior mediastinal kitle gibi görünecektir. Bu anormallikler beyin omurilik sıvısı ile dolu keseler olduğundan görüntülemede vertebral kolon ile iletişim halinde kistik yapılar olarak görünebilirler. Olgumuzda akciğerde kitle görüntüsü veren lezyonun ayrıntılı görüntüleme ve beyin cerrahi görüşü ile meningosel olduğu dikkat çekmiştir. |
EDITÖRE MEKTUP | |
10. | Mediastinel Kitleyi Taklit Eden Enfekte Trakeal Divertikül Olgusu A Case of Infected Tracheal Diverticula Mimicking a Mediastinal Mass Savaş Gegindoi: 10.5505/respircase.2024.64935 Sayfalar 107 - 109 Makale Özeti |Tam Metin PDF |