OLGU SUNUMU | |
1. | Endobronşiyal Malign Melanomda Kullanılan Kriyoterapinin Nadir Bir Komplikasyonu: “Kriyoşok” A Rare Complication of Cryotherapy Used in Endobronchial Malignant Melanoma: “Cryoshock” Ayse Bahadir, Mediha Gonenc Ortakoylu, Isil Kibar, Sinem Iliaz, Mehmet Akif Ozgul, Erdogan Cetinkaya, Naciye Ardadoi: 10.5505/respircase.2016.52523 Sayfalar 77 - 80 Malign melanomun endobronşiyal metastazı (EBM) nadir olarak bildirilmiştir. Kriyoterapi EBM tedavisinde yaygın olarak ve güvenle kullanılmaktadır. Kriyoterapi ile tedavi edilmiş malign melanoma bağlı bir EMB olgusunu sunmak ve ilgili literatür ile tartışmayı amaçladık. Elli altı yaşında erkek hasta, bir akciğer kitlesinin değerlendirmesi için yatırıldı. Toraks BT’de sol ana bronşu daraltan 3x4x7cm nekrotik santral bir kitle görüldü. Rijid bronkoskopi yapıldı ve mekanik rezeksiyon ve kriyoterapi uygulandı. Biyopsiler malign melanomun metastazı olarak sonuçlandı. İşlemden üç gün sonra muhtemel kriyoşok bulgularıyla hastaneye başvurdu. Bildiğimiz kadarı ile literatürde akciğer malignitelerinde kriyo-terapi kullanımının komplikasyonu olarak kriyoşoku bildiren bir yazı bulunmamaktadır. |
2. | Dokuz Yıl Sonra Akciğer Metastazı: Feokromasitoma Öyküsüne Dikkat Attention to Pheochromocytoma History: Lung Metastasis after Nine Years Fatma Tokgöz Akyıl, Emine Aksoy, Akın Öztürk, Oğuz Aktaş, Tülin Sevimdoi: 10.5505/respircase.2016.48303 Sayfalar 81 - 84 Feokromositoma, nadir görülen, adrenal medülladaki kromaffin hücrelerden kaynaklanan bir tümördür ve %10 oranında malign karakterlidir. Histopatolojik bulgular benign olsa da yıllar sonra metasta-za rastlanabilir. Elli beş yaşında erkek hasta ateş ve öksürük şikâyetleri ile kliniğimize başvurdu. Genel durumu iyi, fizik muayene bulguları normaldi. Hipertansiyon, diabetes mellitus ve koroner arter hastalığı bulunmaktaydı. Hiç sigara içmemişti. Rad-yolojik görüntülemesinde her iki akciğerde, yaygın, nodüler ve kitlesel lezyonlar saptandı. Transtorasik iğne aspirasyon biyopsisi uygulandı ve feokromasitoma metastazı tanısı konuldu. Yaygın lenf nodu ve kemik metastazları da saptanan ve lezyonları rezek-tabl olmayan hasta onkolojiye yönlendirildi. Tanının ikinci yılında eksitus oldu. Olgu nadir görülmesi nedeniyle literatürler eşliğinde sunuldu. |
3. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Seksen Bir Yaşında Kist Hidatik İlişkili Pulmoner Embolisi Olan Kadın Olgu INTERACTIVE CASE REPORT: An 81 Year-Old Woman with Hydatid Cyst-Related Pulmonary Embolism Tülay Kıvanç, Hüseyin Lakadamyalı, Hatice Lakadamyalıdoi: 10.5505/respircase.2016.62207 Sayfalar 85 - 88 Kist hidatikle ilişkili pulmoner emboli nadir görülen bir hastalıktır. Seksen bir yaşında kadın hasta göğüs ağrısı ile hastaneye başvurdu. Multidetektör bilgisayarlı tomografide lober ve segmenter dalları ile birlikte sağ ana pulmoner arterde damar genişlemesine neden olan kız vesiküller içeren oval şekilde kistik dolum defekti saptandı. Abdominal ultrasonografide karaciğer sağ lobunda vena cava inferiora komşu kız veziküller içeren dev tip üç hidatik kist olduğu gözlendi. Kist hidatiğin yaygın olduğu ülkelerde göğüs ağrısı ile başvuran hastada hepatik hidatik kist de saptanmışsa, kist hidatik ilişkili pulmoner emboli mutlaka ayırıcı tanıda akla getirilmelidir. |
4. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Diş Apsesine Sekonder Gelişen Septik Pulmoner Emboli Olgusu INTERACTIVE CASE REPORT: A Case of Septic Pulmonary Embolism Secondary to Tooth Abscess Muzaffer Sarıaydın, Aydın Balcı, Sevinç Sarınç Ulaşlı, Ersin Günay, Seçil Demir, Mehmet Ünlüdoi: 10.5505/respircase.2016.28247 Sayfalar 89 - 92 Septik pulmoner embolide, primer enfeksiyon odağındaki fibrin içine yerleşmiş mikroorganizmaları içeren trombüs pulmoner arterlere yerleşmektedir. Her iki akciğer parankiminde genellikle multipl ve bilateral nodüler, kaviter veya kama şeklinde infiltrasyonlara yol açar. Altmış sekiz yaşında erkek hasta ateş ve göğüs ağrısı şikayeti ile polikliniğimize başvurdu. Akciğer grafisinde sağ hemitoraksta plevral efüzyon ve birkaç adet kaviter lezyon görüldü. Toraks bilgisayarlı tomografisinde bilateral multipl kaviter lezyonlar ve sağ hemitoraksta plevral efüzyon izlendi. Hastanın ayrıntılı anamnezinde 20 gün önce diş apsesi nedeniyle üç gün antibiyotik tedavisi kullandığı öğrenildi. Kliniğimizde seftriak-son ve metronidazol tedavisi başlandı ve hızlı klinik iyileşme gözlendi. Hastaya bu klinik ve radyolojik bulguları ile septik pulmoner emboli tanısı konuldu. Septik pulmoner embolinin nadir ancak ciddi sonuçları olmasından dolayı, ayrıntılı anamnez ve radyolojik bulgular ile tanıya ulaşmanın kolaylığını vurgulamak amacı ile bu olguyu sunduk. |
5. | Pulmoner Emboli ve İmmün Trombositopeni Birlikteliği; Nadir Bir Olgu Coinciding of Pulmonary Embolism and Immune Thrombocytopenia; A Rare Case Jülide Çeldir Emre, Tuğba Önalan, Nur Soyer, Sami Deniz, Mustafa Hikmet Özhandoi: 10.5505/respircase.2016.37790 Sayfalar 93 - 96 İmmün Trombositopeni (ITP); anti platelet immünglobulin üretimi ile ilişkili trombositopeni ve mukokutanöz kanamalarla karakterize otoimmün bir bozuk-luktur. Otuzdört yaşında bayan hastanın üç kez spontan kanamalı abortus öyküsü mevcuttu. Sol bacakta derin ven trombozu saptanan hastanın toraks bilgisayarlı tomografisinde (BT) her iki ana pulmoner arter ve segmental dallarda pulmoner emboliyle uyumlu dolum defektleri saptandı. Trombositopenisi olan olguya (13.000/mm3) düşük molekül ağırlıklı heparin (DMAH) başlanamadı. Olgunun periferik yayması ve kemik iliği aspirasyonu ITP ile uyumlu saptandı. Trombofili panelinde MTHFR ve Faktör V mutasyonu saptandı ve ömür boyu antikoagulan planlandı. İzlemde trombosit sayıları yeniden düşen hastaya hematoloji tarafından splenektomi planlandı. Genel cerrahi kliniğin-de yatarken nefes darlığı olması nedeniyle çekilen toraks BT' de her iki ana pulmoner arterde akut pulmoner tromboemboliyle uyumlu dolum defekti saptandı. Olgumuzda tekrarlayan pulmoner embolilerin olması ve dirençli ITP bulunması nedeniyle tedavide yaşanan güçlükler tartışılmaktadır. |
6. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Genç Erişkin Dönemde Tanı Konulan Yabancı Cisim Aspirasyon Olgusu INTERACTIVE CASE REPORT: A Case of Foreign Body Aspiration Diagnosed in Early Adulthood Mustafa Çörtük, Elif Tanrıverdi O, Binnaz Zeynep Yıldırım, Kenan Abbaslı, Mehmet Akif Özgül, Erdoğan Çetinkayadoi: 10.5505/respircase.2016.92063 Sayfalar 97 - 99 Hava yollarına yabancı cisim aspire edilmesi daha çok çocukluk döneminde ve genellikle de üç yaş altında görülmektedir. Nöropsikiyatrik hastalar dışında erişkin yaşlardaki aspirasyon hem daha nadirdir, hem de hastanın anamnezinde aspirasyon şüphesi bulunur. Çoğu olguda aspirasyon sonrası erken dönemde hastane başvurusu vardır ve geç saptanan olgular nadirdir. Sunulan olgu, tekrarlayan pnömoni ve nefes darlığı nedeniyle 20 yıldır tekrarlayan hastane başvurusu olan 30 yaşında erkektir. Son başvurusunda kliniğimizce yabancı cisim aspirasyonu tanısı konmuş ve tedavisi yapıl-mıştır. Aspirasyon anamnezi olmayan ve ancak genç erişkin dönemde tanı koyulabilen bir olgu olması nedeniyle sunuldu. |
7. | Bronşektazi Etyolojisinde Alfa 1 Antitripsin Eksikliği Düşünülmeli midir? Should Alpha-1 Antitrypsin Deficiency be Considered in the Etiology of Bronchiectasis? Tülin Sevim, Fatma Tokgöz Akyıl, Emine Aksoy, Umut Kuver, Oğuz Aktaşdoi: 10.5505/respircase.2016.30306 Sayfalar 100 - 103 Alfa 1 Antitripsin (AAT), serin proteaz ailesinden bir glikoproteindir ve eksikliğinde akciğerlerde en sık amfizem gelişmektedir. AAT eksikliğinde, amfizeme bronşektazi eşlik edebilir. Nadiren izole olarak bronşektazi bulunabileceği bildirilmiştir. Burada, kistik bronşektaziler nedeniyle tetkik edilen ve AAT eksikliği tanısı konulan ileri yaştaki bir olgu sunulmuştur. Bir haftadır ateş, öksürük ve balgam şikâyetleri ile başvuran 55 yaşındaki erkek hasta, hipoksemi ve enfekte kronik obstüktif akciğer hasta-lığı alevlenmesi tanıları ile kliniğimize yatırıldı. Bronkodilatör tedavi kullanmakta olan hastanın 50 paket/yıl sigara öyküsü bulunuyordu. Bilgisayarlı tomografide her iki akciğerde orta ve alt alanlarda yaygın kistik bronşektaziler saptandı. Etyolojik araştırma için istenen AAT düzeyi 21 mg/dL saptanarak AAT eksikliği tanısı konuldu. Panasiner amfizemin sık geliştiği AAT eksikliğinde nadiren baskın olarak bronşektazi bulunabilir. Bronşektazilerin etiyolojik araştırmasında, tüm yaş gruplarında AAT eksikliği de ayırıcı tanılar arasında bulunmalıdır. |
8. | Tedavi Edici Bronkoalveolar Lavaj Uygulaması Yapılan Pulmoner Alveolar Proteinozis Olgusu Therapeutic Application of Bronchoalveolar Lavage in a Case of Pulmonary Alveolar Proteinosis Hamza Ogun, İpek Özmen, Elif Yıldırım, Korkmaz Oruç, Sinem Ağca Altunbey, Aslıhan Ak, Haluk Celalettin Çalışırdoi: 10.5505/respircase.2016.99815 Sayfalar 104 - 107 Kırk altı yaşında erkek hasta, üç aydır devam eden öksürük ve nefes darlığı şikâyetleri ile başvurdu. Son 8 yılda iki kez akciğer tüberkülozu nedeniyle tedavisi almıştı. Akciğer grafisinde bilateral yaygın, birleşme eğiliminde olan asiner gölgeler izleniyordu. Yüksek rezolüsyonlu akciğer tomografisinde yaygın buzlu cam alanları ve kaldırım taşı görünümü izlenmesi nedeni ile tanısal amaçlı bronkoskopi ve BAL yapıldı, opak-beyaz görünümlü lavaj sıvısı izlendi. BAL sıvısının görünümü ve radyolojik bulguların ışığında hasta pulmoner alveoler proteinozis olarak değerlendirildi. Hipoksisi olan hastaya tedavi amaçlı olarak BAL işlemi yapıldı. Aynı gün içinde çekilen akciğer grafisinde radyolojik bulgularda anlamlı düzelme ve hastanın mevcut hipoksisinde iyileşme izlendi. Bir hafta sonra diğer akciğeri için tedavi edici BAL işlemi tekrarlandı. Hasta takibe alındı. |
9. | Endobronşiyal Kitle ile Seyreden Sarkoidoz: İki Olgu Sunumu Sarcoidosis Presenting as Endobronchial Mass: Report of Two Cases Sinem Güngör, Nagihan Durmuş Koçak, Pınar Atagün Güney, Pakize Sucu, Sibel Boğadoi: 10.5505/respircase.2016.86158 Sayfalar 108 - 111 Sarkoidoz en sık akciğerler ve lenf nodlarını tutan, nedeni bilinmeyen ve multisistemik bir hastalıktır. Sarkoidozda akciğer tutulumu sıklıkla parankimal hastalık şeklindeyken, nadiren endobronşiyal kitle şeklinde tutulum görülebilir. Çalışmamızda, akciğer grafisinde bilateral hiler dolgunluk ve toraks bilgisayarlı tomografide mediastende multipl lenfadenopati ve subsegmental atelektazi nedeniyle bronkoskopi yapılan, bronkoskopide endobronşiyal lezyon görülüp sarkoidoz tanısı konan iki olguyu sunduk. Her iki olgu da ilaçsız takibe alındı. Literatürde de tedavisiz düzelen olgular bildirilmiştir. Endobronşiyal tutulum gözlenen iki sarkoidoz olgusunu endobronşiyal kitle lezyonların ayırıcı tanısında sarkoidozu vurgulamak için sunduk. |
10. | İlaca Bağlı Akciğer Hastalığı: İki Olgu Sunumu Drug-Induced Lung Disease: Report of Two Cases İlim Irmak, Dilek Ernam, Ülkü Aka Aktürk, Feyyaz Kabadayı, Hasan Özgen, Makbule Özlem Akbay, Erhan Oğur, Ali Metin Görgünerdoi: 10.5505/respircase.2016.32448 Sayfalar 112 - 116 Klinik, radyolojik ve histolojik bulgularının özgül olmaması ve nadir görülmesi nedeniyle ilaca bağlı akciğer hastalıklarının ayrıcı tanısını yapmak güçtür. Ülseratif kolit tanısı ile 10 yıldır sulfasalazin kullanan 80 yaşında ve kronik piyelonefrit nedeniyle bir yıldır nitrofurantoin kullanımı olan 70 yaşında olmak üzere iki bayan hasta nefes darlığı şikâyeti ile merkezimize başvurdu. Altta yatan hastalıklar dışın-da anormal muayene bulgusu saptanmayan hastaların toraks bilgisayarlı tomografilerinde bilateral non homojen konsolidasyon ve interstisyel tutulum alanları mevcuttu. Klinik, radyolojik bulgular ve uygulanan girişimsel tetkikler sonucu olgularda ilaca bağlı akciğer hastalığı düşünüldü. İlacın kesilmesi ile hastalarda klinik ve radyolojik düzelme görüldü. Nitrofurantoin ve sulfasalazine bağlı geli-şen akciğer hastalığının nadir görülmesi nedeniyle bu olguları sunduk. |
11. | Düşük Doz Amiodaron Kullanımına Bağlı Pulmoner Toksisite Pulmonary Toxicity Due to Low-Dose Amiodarone Usage Fatmanur Çelik Başaran, Canan Doğan, Ayşe Özsözdoi: 10.5505/respircase.2016.92400 Sayfalar 117 - 120 Amiodaron aritmi tedavisinde kullanılan grup III antiaritmiktir. Amiodarona bağlı pulmoner toksisite uzun süreli ve yüksek doz kullanımda ortaya çıkan, hayatı tehdit eden bir komplikasyondur. Bu yazıda, düşük doz amiodaron kullanımına bağlı olarak pulmoner toksisite gelişen ve başarı ile tedavi edilen bir olguyu sunduk. |
12. | Endobronşiyal Tutulum ile Birlikte Rekürren Plazmositom Olgusu A Case of Recurrent Plasmacytoma with Endobronchial Involvement Hülya Deniz, Özlem Erçen Dikendoi: 10.5505/respircase.2016.38358 Sayfalar 121 - 124 Ekstramedüller plazmositom ve/veya endobronşiyal plazmositom çok nadir tanılardır. Bu olguyu plazmositomun bu nadir durumu nedeni ile sunuyoruz. On yıl önce sağ vokal kordda iki yıl önce nazofarenkste ekstramedüller plazmositom tanısı almış olan hasta kliniğimize hemoptizi nedeniyle yönlendirildi. Toraks bigisayarlı tomografisinde sağ ara bronşta şüpheli lezyon görülmesi üzerine bronkoskopi işlemine alındı. Bronkoskopide sağ ara bronş distalinde geniş tabanlı polipoid lezyon izlendi. Endobronşiyal polipoid lezyondan alınan biyopsi incelemesi plazmositozisi gösterdi. Extramedüller plazmositom kemik iliği dışında herhangi bir yumuşak dokuda yerleşmiş plazmositomdur ve üst solunum yolları en sık tutulan bölgelerdir. İngilizce literatürde sadece altı adet endobronşiyal plazmositom olgusu vardır. |
13. | Toraks Travmasına Sekonder Herpes Zoster Olgusu A Case of Herpes Zoster Associated with Thoracic Trauma Murat Türk, Gazi Göktuğ Ceylan, Celal Buğra Sezendoi: 10.5505/respircase.2016.22590 Sayfalar 125 - 127 Herpes Zoster (zona), kimlerde gelişeceği önceden tahmin edilemeyen ani başlangıçlı bir hastalıktır. İleri yaş ve immünsüpresyon dışındaki risk faktörleri net değildir. Travma sonrası erken dönemde görülme sıklığının artabileceği bildirilmiştir. Bu yazıda künt toraks travması sonrası gelişen zona olgusu sunuyoruz. |
14. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Streptococcus constellatus'a Bağlı Torasik Ampiyem Olgusu INTERACTIVE CASE REPORT: A Case of Thoracic Empyema due to Streptococcus constellatus Efsun Gonca Uğur Chouseın, Sinem İliaz, Sakine Yılmaz Öztürk, Ayşe Bahadır, Mediha Gönenç Ortaköylü, Belma Akbaba Bağcı, Emel Çağlardoi: 10.5505/respircase.2016.39306 Sayfalar 128 - 131 Atmış bir yaşında konjenital nörolojik defisitli, mental retarde erkek hasta, bir haftadır olan öksürük, hırıltılı solunum, ateş, ajitasyonla başvurdu. Yatırılarak plöropnömoni ve solunum yetmezliği tanıları ile ampirik antibiyotik, bronkodilatör ve oksijen tedavisi başlandı. Torasentez ile ampiyem niteliğinde sıvı alındı, kapalı tüp torakostomi uygulandı. Ağız bakımının yapılmadığı öğrenilen hastada sıvıda Streptococcus constellatus izole edildi. O güne kadar kliniği ve enfeksiyon göstergeleri düzelmeyen has-tanın tedavisinin değiştirilmesi planlandı. Literatürler ışığında etkenin betalaktam inhibitörleri, makrolidler ve metronidazol gibi ajanlara dirençli olabileceği göz önüne alınarak antibiyoterapisi değiştirildi. Olgu; genel durumunun düzelmesi, enfeksiyon göstergelerinin düşmesi, sıvının azaldığının görülmesi, kültürünün negatifleşmesi, tüpünün çekilmesi sonrasında kontrole gelmek üzere taburcu edildi. Nörolojik defisitli hastalarda ağız hijyeni yapılmadığında; normalde patojen olmayan Streptococcus constellatus gibi mikroorganizmaların mortal seyreden ampiyem gibi tablolara yol açabileceğini, elimizde bir antibiyogram olmasa da etkenin izolasyonunun uygun antibiyotik seçimi konusunda bize yol gösterebileceğini hatırlatmak amacı ile olgumuzu sunmaktayız. |
15. | Sternal Kleft Olgusu A Case of Sternal Cleft Atalay Şahin, Menduh Oruç, Ahmet Erbey, Fatih Meteroğludoi: 10.5505/respircase.2016.43255 Sayfalar 132 - 134 Sternal kleft sternal çubukların tamamen veya kısmi birleşme yetersizliğinden oluşan nadir doğumsal bir anomalidir. Abdominal ve/veya torasik malformasyonlarla beraber olabilir. Klinik özellikler eşlik eden bozukluklara bağlıdır. Erken onarım daha iyi sonuçlar verir. Cerrahi tedavi uyguladığımız sternal kleftli üç aylık kız çocuğu olgusunu sunuyoruz. |
16. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Ateşli Silah Yaralanması Sonrası Sol Subklavian Arter Anevrizması INTERACTIVE CASE REPORT: Left Subclavian Artery Aneurysm after Gunshot Injury Muharrem Çakmak, Atilla Durkan, Bülent Öztürk, Kerem Toprak, Fırat Ayaz, Mehmet Nail Kandemirdoi: 10.5505/respircase.2016.08870 Sayfalar 135 - 138 Subklavian arter anevrizmaları (SAA) nadirdir. SAA'da, en sık etiyolojik nedenler olarak, ateroskleroz ve torasik outlet sendromu bildirilmiştir. Travma nedenli, özellikle de ateşli silah yaralanmasına bağlı penetran yaralanma sonrası SAA'lar çok daha nadirdir. SAA'larda en yaygın semptom, göğüs ve omuz ağrısıdır. Rüptür, tromboz gelişimi, periferal emboli ve üst ekstremitelerde iskemi başlıca komplikasyonlardır. Tanıda, akciğer grafisi, arteriografi, bilgisayarlı tomografi ve anjiyografi kullanılır. Tedavi cerrahi ya da endovasküler stent uygulaması şeklindedir. Burada, ateşli silah yaralanması sonrası ortaya çıkan sol subklavian arter anevrizması olgu-sunu sunduk. |
17. | Cilt Biyopsisi ile Tanısı Konulan Malign Mezotelyoma Olgusu Malignant Mesothelioma Diagnosed with Skin Biopsy Bülent Öztürk, Muharrem Çakmak, Atilla Durkan, Serdar Onat, Refik Ülküdoi: 10.5505/respircase.2016.68725 Sayfalar 139 - 143 Malign plevral mezotelyoma plevranın kötü huylu tümörüdür. Tanı plevra biyopsi ile konur. Cilt metastazı ile klinik bulgu veren ve cilt biyopsisi ile tanısı konulan mezotelyoma olgusu çok nadirdir. Burada, cilt metastazı ile gelen ve ciltteki lezyondan alınan biyopsi ile mikst tip mezotelyoma tanısı konulan olguyu sunduk. |
18. | Yavaş Büyüyen Bir Pulmoner Nodül: İntrapulmoner Soliter Fibröz Tümör Slow Growing Pulmonary Nodule: Intrapulmonary Solitary Fibrous Tumor Havva Yücel, Nilgün Yılmaz Demirci, Yurdanur Erdoğan, Funda Demirağ, Ülkü Yılmaz, Aydın Yılmaz, Çiğdem Biberdoi: 10.5505/respircase.2016.25633 Sayfalar 144 - 148 Soliter fibröz tümörler (SFT) plevranın nadir görülen lokalize tümörlerindendir. Genellikle visseral plevra kaynaklı olup bir sapla plevral boşluğa doğru büyüme eğilimindedirler. Tümörün visseral plevradan parankim içine uzanım göstererek büyümesi nadirdir; bunun yanısıra histolojik olarak viseral plevra bağlantısı olmadan tümörün direkt intrapulmoner gelişimi ise bundan çok daha nadir bir durumdur. Hastaların çoğu asemptomatik olup lezyon göğüs radyografilerinde tesadüfen görülür. Elli iki yaşındaki erkek hastamız, pulmoner nodül nedeni ile 1,5 yıldır takip edilmekteydi. Hastanın nodül boyutlarında büyüme olması nedeni ile transtorasik biyopsi yapıldı ve sonucu SFT olarak raporlandı. Pulmoner wedge rezeksiyonu ile de intrapulmoner SFT olarak kesinleşti. Yavaş büyüyen periferik yerleşimli pulmoner nodül tanısı ile takip edilen hastanın nodül boyutunun küçük olmasına rağmen preoperatif olarak transtorasik biyopsi ile SFT tanısı konması, cerrahi sonrası tanının intrapulmoner SFT olarak raporlanması ve SFT’ lerin özelikle de intrapulmoner gelişimli olanlarının nadir görülmesi nedeni ile bu olguyu sunmayı uygun bulduk. |
EDITÖRE MEKTUP | |
19. | Dispnenin Nadir bir Nedeni: Dev Vokal Polip A Rare Cause of Dyspnea: A Giant Vocal Polyp Kerem Kökoğlu, Irfan Kara, Şerife Seçil Karabulut, Sedat Çağlı, İmdat Yücedoi: 10.5505/respircase.2016.53315 Sayfalar 149 - 150 Makale Özeti | |