OLGU SUNUMU | |
1. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Spirometrinin Nadir Bir Komplikasyonu: Pnömotoraks INTERACTIVE CASE REPORT: A Rare Complication of Spirometry: Pneumothorax Ümran Toru, Mehmet Sait Incebıyık, Mehmet Suat Patlakoğlu, Tuncay Vatanseverdoi: 10.5505/respircase.2015.65487 Sayfalar 79 - 82 Amfizemli hastalarda invazif prosedürlerden sonra iatrojenik pnömotoraks riskinin yüksek olduğu bilinen bir gerçektir. Hâlbuki kronik obstrüktif akciğer hastalığının erken tanısı ve takibi için anahtar yöntem olan spirometri gibi non-invazif bir prosedürün komplikasyonu olarak pnömotoraks nadiren görülmektedir. Biz burada amfizemli bir hastada spirometrinin komplikasyonu olarak gelişen pnömotoraks olgusunu sunduk. |
2. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Eroin İnhalasyonuna Bağlı Akut Eozinofilik Pnömoni Olgusu INTERACTIVE CASE REPORT: Acute Eosinophilic Pneumonia due to Heroin Inhalation Deniz Doğan, Nesrin Öcal, Ali Fuat Çiçek, Gürhan Taşkın, Orhan Yücel, Cantürk Taşçı, Seyfettin Gümüş, Ergün Uçar, Ömer Deniz, Ergun Tozkoparan, Hayati Bilgiçdoi: 10.5505/respircase.2015.48568 Sayfalar 83 - 86 Akut eozinofilik pnömoni (AEP) nadir görülen bir eozinofilik akciğer hastalığıdır. AEP'e örnek bir olgu paylaşıyoruz. Yüksek ateş, ilerleyici nefes darlığı ve parmak uçlarında morarma şikâyetleri ile başvuran 22 yaşında erkek hasta son iki aydır eroini inhale etmek suretiyle kullandığını söylemekteydi. Oda havasında arteryal kan gazında SaO2 %75, PaO2 ise 47 mmHg olarak ölçüldü. PA akciğer grafisinde bilateral, yaygın, heterojen infiltrasyonlar izlenmesi üzerine çekilen toraks HRCT'de de bilateral, dağınık, yamasal buzlu cam opasiteleri ve konsolidasyon alanları görüldü. Hastanın solunum yetmezliği derinleşmesi üzerine invazif mekanik ventilasyona bağlanarak endotrakeal tüp içinden bronkoalveolar lavaj (BAL) alındı. BAL'da eozinofil %25'in üzerinde ölçüldü. Hasta mevcut bulguları ile AEP olarak değerlendirildi ve 60 mg/gün IV prednizolon tedavisi başlandı. Tedavinin ikinci gününde ekstübe edilen hasta-nın beşinci günde çekilen PA akciğer grafisinde tama yakın düzelme izlendi. Steroid tedavisi doz azaltılarak kesildi. |
3. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Pulmoner Lenfanjioleiyomiyomatozis: İki Olgu Nedeniyle INTERACTIVE CASE REPORT: Pulmonary Lymphangioleiomyomatosis: Report of Two Cases Elif Tanrıverdio, Şule Gül, Zehra Yaşar, Mehmet Akif Özgül, Mehmet Zeki Günlüoğlu, Halide Nur Ürer, Erdoğan Çetinkayadoi: 10.5505/respircase.2015.59454 Sayfalar 87 - 91 Pulmoner lenfanjioleiyomiyomatozis (LAM) daha çok doğurganlık çağındaki kadınları etkileyen akciğerin nadir kistik hastalığıdır. Progresif dispne, tekrarlayan spontan pnömotoraks, şilotoraks ve bazen tekrarlayan hemoptizi görülebilen semptomlardır. Hastalığın tanısı tipik klinik bulguları olan hastalarda akciğer biyopsisi veya yüksek rezolusyonlu bilgisayarlı tomografisi (YRBT) bulguları ile konabilir. OLGU 1: Otuz iki yaşında bayan hasta tekrarlayan spontan pnömotoraks ve sağ böbrekte anjiyomiyolipom öyküsü olan hastaya videotorakoskopi eşliğinde akciğer biyopsisi yapıldı. Sonucu LAM ile uyumlu idi. Hasta takibe alındı. OLGU 2: Kırk üç yaşında bayan hasta hemoptizi şikâyeti ile kliniğimize başvurdu. Hasta beş yıldır aralıklı olan nefes darlığı ve göğüs ağrısından şikâyetçiydi. YRBT’ de bilateral ince duvarlı hava kistleri izlendi. Torakotomi eşliğinde wedge rezeksiyon uygulandı. Histopatolojik bulguları LAM ile uyumlu olarak raporlandı. Hasta takibe alındı. Sporadik LAM tanısı alan iki farklı klinik özellikteki olgu literatür eşliğinde sunuldu. |
4. | Bir Hastalık, İki komplikasyon: Crohn Hastalığı A Single Disease with Double Complications: Crohn’s Disease Aysun Yakar, Fatih Yakar, Fatmanur Karaköse, Hatice K. Özçelik, Kübra Aşıkdoi: 10.5505/respircase.2015.02986 Sayfalar 92 - 95 Crohn hastalığı, gastrointestinal sistemin kronik inflamatuar bir hastalığıdır. Hastalık, gastrointestinal sistemin herhangi bir bölümünü tutabildiği gibi, neredeyse tüm organ sistemlerde de ekstraintestinal semptomlara neden olabilir. Crohn hastalarında tromboz ve tromboembolik olaylar normal popülasyondan daha sık görülür. Aynı zamanda hastalığın aktivitesini kontrol altına almak için kullanılan ilaçların da birçok yan etkisi vardır. Bu ilaçlarla ilgili ana problemlerden biri immünsüpresyon olup enfeksiyonlara veya maligniteye yol açabilir. Crohn hastalığı tanısı olan 62 yaşında bayan hasta, nefes darlığı şikâyetiyle başvurdu. Çekilen toraks bilgisayarlı tomografisinde pulmoner tromboemboli saptandı ve düşük moleküler ağırlıklı heparin tedavisi başlandı. Tedavi süresinde alt ektremitede renk değişim farkedildi. Yapılan cilt biyopsisinde Kaposi sarkomu tanısı kondu. Her ne kadar inflamatuar hastalıklarda tromboembolik olaylar gelişebilse de, sarkom gelişmi beklenmemektedir. Diğer tüm nedenler dışlandıktan sonra hastada en muhtemel neden hastalığı kontrol etmek için kullanılan immünsüpresif tedavi olarak belirlendi. |
5. | Nadir Bir Hemoptizi Nedeni: Goodpasture Sendromu A Rare Cause of Hemoptysis: Goodpasture Syndrome Mehmet Ünlü, Pınar Çimen, İsmail Kayaalp, Nuran Katgı, Salih Zeki Güçlüdoi: 10.5505/respircase.2015.55706 Sayfalar 96 - 100 Goodpasture Sendromu nadir görülen ve otoimmün kökenli bir hastalık olup diffüz alveoler hemoraji (DAH), glomerülonefrit ve anti-glomerüler bazal membran antikorlarının üretimi ile karakterizedir. Yirmi yaşında erkek hasta hastanemizin acil servisine dört aydan beri artış gösteren nefes darlığı ve tekrarlayan hemoptizi yakınmaları ile başvurdu. Hastanın posteroanterior akciğer grafisinde her iki akciğerin tüm zonlarında retikülonodüler opasite artışı ve transbronşial akciğer biyopsisinde alveoler hemoraji ile uyumlu bulgular saptandı. İdrar analizinde hematüri ve mikroalbüminüri tespit edilen hastanın, böbrek biyopsisi sonucu da kresentik glomerülonefrit olarak raporlandı. Dolaşımda antiglomerül bazal membran antikorlarının varlığı tespit edildi ve hastaya Goodpasture Sendromu tanısı konuldu. Goodpasture Sendromunda ilk başvuru genellikle DAH şeklinde olmakla birlikte, kronik böbrek yetmezliğine neden olabilecek böbrek tutulumu da gelişebilmektedir. Özellikle genç erişkinlerde DAH ile başvuran hastalarda bu tanı akla getirilmeli ve uygun tedavi en kısa süre içerisinde başlanmalıdır. |
6. | İmmunitesi Sağlam Genç Bir Hastada Beklenmedik Sebebe Bağlı Diffüz Alveoler Hemoraji; Herpes Simplex Tip-1 İlişkili Pnömoni An Unexpected Cause of Diffuse Alveolar Hemorrhage in an Immunocompetent Young Patient: Herpes Simplex Type 1 Related Pneumonia Mevlüt Karataş, Halit Çınarka, Servet Kayhan, Aziz Gümüş, Recep Bedir, Songül Özyurt, Ünal Şahindoi: 10.5505/respircase.2015.86547 Sayfalar 101 - 104 On sekiz yaşında erkek hasta nefes darlığı, öksürük, kanlı balgam şikâyetiyle hastanemize başvurdu. Fizik bakıda vital bulguları normaldi. Alt dudakta herpes labialis ve akciğerler orta-alt bölgede inspiratuar raller mevcuttu. Laboratuvarında lökosit 21.700/mm3, hemoglobin 6,80 g/dL, hematokrit %23,2, CRP 5,46mg/dl ve viral panelinde HSV-1 IgM pozitifti. Toraks BT’de her iki akciğerde diffüz buzlu cam opasitesi, interlobuler septal kalınlaşmalar görülmekteydi. Fiberoptik bronkoskopide trakeobronşial sistemde diffüz eritem ve kanama saptandı. Bronkoalveoler lavajda hemosiderin yüklü makrofajlar görüldü. HSV-1’e bağlı pnömoni ve diffüz alveoler hemoraji (DAH) düşünülen hastaya acyclovir, kortikosteroid, eritrosit süspansiyonu, taze donmuş plazma ve tranexamik asit başlandı. Tedaviye dramatik cevap gelişti. Sonuç olarak, HSV-1 pnömonisinin sıklıkla immün suprese ve yoğun bakım hastalarında görüldüğü bilinmesine karşın olgumuzda immünitesi normal, genç bir hastada HSV-1’e bağlı pnömoni ve DAH kliniğinin geliştiğini görmekteyiz. Bu olgunun HSV-1’e bağlı gelişen, DAH patolojisiyle seyreden ve seyrek görülen bir olgu olduğu kanısındayız. |
7. | Göz Yaşartıcı Gaz İnhalasyonu Sonrası Gelişen Pulmoner Restriksiyon Olgusu* Tear Gas Inhalation Induced Pulmonary Restriction Case Sinem Berik Safçi, Peri Meram Arbak, Ege Güleç Balbaydoi: 10.5505/respircase.2015.37450 Sayfalar 105 - 107 Otuz sekiz yaşında erkek hasta kliniğimize göz yaşartıcı gaz maruziyeti sonrası başvurdu. PA Akciğer grafisinde interstisyel özellik izlendi. Solunum fonksiyon testinde restriktif patern saptandı. Hastanın bir hafta sonra yapılan solunum fonksiyon testlerinde, zorlu vital kapasitenin maruziyetten hemen sonraki döneme oranla arttığı ancak maruziyet öncesine göre hala düşük seyrettiği görüldü. Göz yaşartıcı gaz inhalasyonu sonrası gelişen pulmoner restriksiyon olgusunu sunuyoruz. |
8. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Endobronşiyal Aspergillozis Tarafından Gizlenen Bronşiyal Karsinoid Tümör Olgusu INTERACTIVE CASE REPORT: Case of bronchial carcinoid tumor masked by endobronchial aspergillosis Erdal İn, Mehmet Mustafa Akın, Affan Denkdoi: 10.5505/respircase.2015.63935 Sayfalar 108 - 111 Endobronşiyal aspergillozis, aspergillus enfeksi-yonlarının pulmoner tutulumlarının oldukça nadir görülen bir formudur ve genellikle altta yatan akciğer hastalığı olan normal immün sisteme sahip hastalarda saptanır. Endobronşiyal aspergillozis ile ilişkili bronşiyal karsinoid tümörler nadir görülür ve şimdiye kadar literatürde altı olguda bildirilmiştir. Endobronşiyal tümörler, aspergillus kolonizasyonu ile ilişkili olduğunda, genellikle basit bir endobronşiyal aspergillozis ile karışabilir. Bu yazıda, aspergillus kolonizasyonu tarafından örtülen endobronşial karsinoid tümör olgusu sunulmuştur. |
9. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Koinsidental Kondrosarkom: Olgu Sunumu INTERACTIVE CASE REPORT: Coincidental Chondrosarcoma: A Case Report Ercan Kurtipek, Mustafa Çalık, Ilknur Küçükosmanoğlu, Nuri Düzgün, Hıdır Esmedoi: 10.5505/respircase.2015.29981 Sayfalar 112 - 115 Otuz dört yaşındaki erkek hasta üşüme, titreme, halsizlik gibi non spesifik bulgularla acil servise başvurdu. PA Akciğer grafisinde sol kalp kenarını silen oldukça büyük düzgün sınırlı bir kitle lezyonu saptandı. Toraks MR görüntülenmesinde T-8-9 düzeyinde torakal vertebra sol pedinkül düzeyinde 49x22x17 mm boyutlarında kitlesel lezyon izlendi. Kitle total olarak eksize edildi. Histolojik inceleme sonucu ile evre-I kondrosarkom tanısı kondu. Kondrosarkom göğüs duvarının primer malign tümörleri arasında en sık olanıdır. Tedavisinde geniş cerrahi eksizyon uygulanmaktadır. |
10. | İleuma Metastaz Yapan Bir Skuamöz Hücreli Akciğer Kanseri Olgusu A Squamous Lung Cancer Case with Ileum Metastasis Mustafa Canbaz, Dursun Tatar, Ceyda Anar, Emre Şenel, Ahmet Emin Erbaycu, Ebru Çakırdoi: 10.5505/respircase.2015.52714 Sayfalar 116 - 119 Akciğer kanserli hastaların yaklaşık %50’sinde tanı aşamasında uzak metastazlar görülür. En sık görülen organ metastazları beyin, karaciğer, kemikler ve sürrenaldir. Akciğer kanserinin bağırsak metastazı ise oldukça nadirdir. Karın ağrısı nedeni ile başvurduğu dış merkezde yapılan tetkiklerinde akciğerde kitle lezyonu saptanarak ileri tetkik için hastanemize yönlendirilen 49 yaşındaki erkek hastaya, skuamöz hücreli akciğer kanseri tanısı kondu. PET BT’sinde ileal segmente süperpoze olarak izlenen yaklaşık 2,2 cm çaplı dansite artımı ile uyumlu alanda malignite düzeyinde artmış 18 FDG tutulumu saptandı. Bu yönden gastroenteroloji tarafından birkaç kez tekrarlanan kolonoskopi, double balon enteroskopi ile lezyona ulaşılamadı. Hasta kemoterapi programına alındı. Sürekli karın ağrısı yakınması olan hasta akut batın tablosuyla opere edildi. İleumda mevcut lezyonun patoloji sonucu skuamöz hücreli karsinom metastazı olarak raporlandı. Olgumuz, akciğer kanseri olgularında oldukça nadir görülen ileum metastazı nedeniyle sunuldu. Karın ağrısı yakınması ile gelen ileri evre akciğer kanserli hastalarda akciğer kanserinden kaynaklanan gastrointestinal sistem metastazı da akla getirilmelidir. |
11. | Pulmoner Mukoepidermoid Karsinom: Olgu Sunumu Pulmonary Mucoepidermoid Carcinoma: A Case Report Umut Sabri Kasapoğlu, Murat Kavas, Sibel Arınç, Volkan Selami Baysungur, Ayçim Şendoi: 10.5505/respircase.2015.75437 Sayfalar 120 - 123 Trakeobonşial sistemin mukoepidermoid karsinomları submukozal bezlerden köken alan, yavaş büyüyen malign özellikte tümörlerdir. Çok nadir görülür ve akciğer tümörlerinin %0,3’ünü oluşturmaktadır. Olguların %50’si 30 yaşın altındadır. Cerrahi rezeksiyon tedavinin temelini oluşturur ve nadiren adjuvan tedavi gerekmektedir. Otuz üç yaşında kadın hasta kliniğimize öksürük ve hemoptizi şikâyeti ile başvurdu. Olgunun toraks bilgisayarlı tomografisinde sağ orta lobda düzgün sınırlı kitle lezyon tespit edildi. Fiberoptik bronkoskopik incelemede sağ orta lobda polipoid lezyon izlenmesine rağmen bronkoskopik biyopsi ile tanı elde edilemedi. Orta lobektomi ve lenf nodu diseksiyonu yapılan hastada histopatolojik inceleme düşük gradeli mukoepidermoid karsinom olarak raporlandı. Adjuvan tedavi verilmeyen hasta tanıdan 29 ay sonra halen hayattadır ve nüks izlenmemiştir. |
12. | Sol Hiler Kitle Görünümü Oluşturan İdiyopatik Pulmoner Arter Anevrizması Left Hilar Mass Image Forming of Idiopathic Pulmonary Artery Aneurysm İbrahim Güven Çoşğun, Saadet Güven, Çağlar Denizdoi: 10.5505/respircase.2015.21033 Sayfalar 124 - 126 Pulmoner trunkusun vasküler hastalıkları nadir olarak görülür. Otopsi çalışmalarında pulmoner arter anevrizması sıklığı 1: 14000 olarak bulunmuştur. İzole ya da idiyopatik pulmoner arter anevrizması tüm nedenler göz önünde tutulduğunda daha da nadir görülmektedir. Bu yazıda idiyopatik pulmoner arter anevrizmalı olgumuzu akciğer grafisinde hiler kitle görüntüsü oluşturması nedeniyle radyolojik bulgularını irdelemek ve etyolojik nedenlerini vurgulamak amacıyla sunuyoruz. |
13. | İNTERAKTİF OLGU SUNUMU: Nörofibromatosis Tip1 ve Akciğer Sorunları: Olgu Sunumu INTERACTIVE CASE REPORT: Neurofibromatosis Type 1 and Lung Issues: A Case Report Melike Yüksel Yavuz, Ceyda Anar, Derya Deniz, Hüseyin Halilçolar, Ali Galip Yenerdoi: 10.5505/respircase.2015.84803 Sayfalar 127 - 131 Ülkemizde nadir gözlenen bir hastalık olan nörofibromatozis (NF), deri, sinir sistemi ya da her ikisini birden tutan, genetik geçişli heterojen bir hastalıktır. NF tip 1 ve NF tip 2 olmak üzere iki grup şeklinde değerlendirilir. Hastalığın en sık görülen, klasik veya periferal formu olan NF-1, 1882 yılında von Recklinghausen tarafından tanımlanmıştır. Göğüs duvarında kutanöz ve subkutanöz nörofibromlar, kifoskolyoz, kosta deformiteleri, torasik neoplazmalar, akciğer parankiminde büllöz, amfizematöz ve fibrotik değişiklikler şeklinde patolojiler görülebilir. Biz bu olgu sunumu ile NF-1’in akciğer parankimi tutulumunu ve etkilerini sunmayı amaçladık. |
14. | Tonsillektomi Operasyonu Sonrası Gelişen Tip II Negatif Basınçlı Pulmoner Ödem Negative Pressure Pulmonary Edema Type II after Tonsillectomy Operation Nagihan Durmuş Koçakdoi: 10.5505/respircase.2015.73645 Sayfalar 132 - 135 Yirmi dokuz yaşında erkek hasta, tonsillektomi operasyonunu takiben öksürük, köpüklü balgam, balgamla karışık kan ve oksijen satürasyonunda düşme (%85) nedeni ile konsülte edildi. Akciğer grafisinde bilateral orta ve alt zonlarda heterojen dansite artışı ve toraks bilgisayarlı tomografide bilateral üst, orta ve alt lob parenkiminde santral tutulum gösteren buzlu cam görünümü izlendi. Arter kan gazında hipoksi saptandı. Solunum fonksiyon testinde ileri derecede restriktif tipte bozukluk görüldü. Akut nonkardiyojenik pulmoner ödem tanısı ile diüretik ve oksijen tedavisi önerildi. Yirmi dört saat içinde klinik ve radyolojik bulgularda belirgin gerileme gözlendi. Operasyon sonrası üçüncü günde taburcu edildi. Poliklinik kontrollerinde yedinci günde semptom ve bulguların tamamen normale döndüğü görüldü. Negatif basınçlı pulmoner ödem üst hava yolu obstrüksiyonunun bir komplikasyonudur. Sıklıkla kendini sınırlayan özellik göstermekle birlikte, önemli bir morbidite sebebi olabileceğinden, sendromun erken tanısı daha agresif tanı ve tedavi girişimlerini de önleyebilir. Tedavide oksijen desteği, diüretik ve ağır olgularda pozitif basınçlı mekanik ventilasyon uygulaması etkindir. |
15. | Nonkardiyojenik Akciğer Ödeminin Nadir Bir Nedeni Olan Negatif Basınçlı Pulmoner Ödem: İki Olgu Sunumu A Rare Cause of Non-cardiogenic Pulmonary Edema Negative Pressure Pulmonary Edema: Two Case Reports Levent Özdemir, Burcu Özdemir, Hakan Karabay, Senem Urfalı, Resul Akyol, Zulal Özbolat, Yusuf Kılınç, Sema Nur Çalışkan, Ali Ersoy, Bilge Üzmezoğludoi: 10.5505/respircase.2015.20982 Sayfalar 136 - 140 Negatif basınçlı pulmoner ödem (NBPÖ) genel anestezi sonrasında erken postoperatif dönemde laringospazma bağlı olarak gelişebilen, hayatı tehdit eden ve nadir gözlenen nonkardiyojenik bir pulmoner ödem sebebidir. Otuz üç yaşında erkek ve kırk üç yaşında kadın hastaya genel anestezi altında apendektomi ve kolesistektomi operasyonu uygulandı. Entübasyon ve operasyon süresince hemodinamik ve solunumsal sıkıntı yaşanmadı. Birinci olguda ekstubasyon sonrasında birkaç dakika içerisinde ciddi laringospazm ve şiddetli inspiratuvar efor sonrası satürasyonunda düşme saptandı. İkinci olguda ise operasyondan 45dk sonra nefes darlığı ve satürasyonda düşme sap-tandı. Her iki olgunun da fiziki muayenesinde bilateral orta ve alt zonda ralleri mevcuttu. Postoperatif çekilen akciğer ve toraks tomografilerinde akciğer ödemi ile uyumlu bulgular saptandı. Postoperatif ekokardiyografik bulguları normaldi. Her iki olguya da beta-2 agonist, inhale steroid, oksijen ve diüretik tedavisi verildi. Postoperatif erken dönemde satürasyon düşüklüğü olan hastalarda ayırıcı tanıda negatif basınçlı pulmoner ödem de akılda tutulmalıdır. |
EDITÖRE MEKTUP | |
16. | Dev Sağ Atriyum Giant Right Atrium Levent Özdemir, Burcu Özdemirdoi: 10.5505/respircase.2015.29200 Sayfalar 141 - 142 Makale Özeti | |