OLGU SUNUMU | |
1. | İlerlemiş Primer Pulmoner Karsinosarkom: Olgu sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi Advanced primary pulmonary carcinosarcoma: a case report and review of the literature Rachid Tanz, Iliass Elalami, Mohamed Amine Azami, Mohamed Allaoui, Hassan Errihani, Mohamed Ichoudoi: 10.5505/respircase.2017.35220 Sayfalar 74 - 77 Pulmoner karsinosarkom nadir bir tümör olup tüm pulmoner maligniteler içerisinde yaklaşık 0,2 ile 0,4 arasında görülmektedir. Pulmoner karsinosarkom Dünya Sağlık Örgütü sınıflamasında “sarkom benzeri element veya sarkomatöz komponent içeren az differansiye küçük hücreli dışı akciğer kanseri” olarak tanımlanmıştır. İleri evre primer pulmoner karsinosarkom saptanan 46 yaşındaki erkek olguyu sunuyoruz. |
2. | Nefes darlığı ve ses kısıklığının ender bir nedeni: tekrarlayıcı respiratuar papillomatozis An unusual cause of dyspnea and hoarseness: a recurrent respiratory papillomatosis Mehmet Akif Özgül, Erdoğan Çetinkaya, Mustafa Çörtük, Derya Özden Omaygençdoi: 10.5505/respircase.2017.49389 Sayfalar 78 - 81 Rekküren respiratuar papillomatozis Human Papilloma Virus'ün neden olduğu nadir bir hastalıktır. Hastalık solunum yollarında siğil benzeri squamoz lezyonlarla karakterizedir. Sunduğumuz olgu 24 yaşında kafkas ırkından bir erkek olup rekküren trakeobronşial papillomatozis saptanmıştır. Olguya 1,5 yaşında iken laringoskopi yapılmış ve lezyon eksize edilerek tanı konulmuştur. Biyopsi materyali squamoz hücreli papilloma olarak raporlanmıştır. Olgu daha önce interferon α-2a ve inhaler interferon tedavisi almış fakat semptomlarda duraklama veya gerileme olmaması nedeniyle sonlandırılmıştı. Hastaya 3 yıldır her 3 ile 4 ayda bir papilloma eksizyonu yapılmaktadır. |
3. | Tüm ilk seçenek antitüberküloz ilaçlarına karşı fiks ilaç düküntüsü gelişen akciğer tüberkülozu Pulmonary tuberculosis with fixed drug eruption to all first-line anti-tuberculosis drugs Gina Amanda, Fariz Nurwidya, Fathiyah Isbaniyahdoi: 10.5505/respircase.2017.51423 Sayfalar 82 - 85 Tüberküloz tüm Dünya’da önemli bir mortalite nedeni olmaya devam etmektedir. Antitüberküloz tedavi sırasında kullanılan ilaçlarla, allerjik veya non-allerjik reaksiyonlar şeklinde yan etkiler ortaya çıkmaktadır. Ciddi reaksiyonlar nadir görülmekle beraber, ilaca bağlı cilt reaksiyonları antitüberküloz ilaçların en sık görülen yan etkileridir. Burada, ilk seçenek antitüberküloz ilaçların tümüne karşı fiks ilaç döküntüsü olan akciğer tüberkülozlu 34 yaşındaki erkek olguyu sunuyoruz. Antitüberküloz ilaçların alımından sonra hastanın tüm vücudunda çok sayıda erozyon ve kabarcıklar oluştu. Cilt biyopsisi yapıldı ve sonucu epidermal ve sub-epidermal büller olarak tanımlandı. Hastanın durumu ağır hiposemi nedeniyle kötüleşmeye başladı. Ne yazık ki, fiks ilaç döküntüsü tedavisi sırasında hasta vefat etti. |
4. | Pulmoner tüberküloz ve sarkoidoz birlikteliği Coexistence of pulmonary tuberculosis and sarcoidosis Serap Argun Barış, Adnan Batman, Salih Küçük, Sevtap Gümüştaşdoi: 10.5505/respircase.2017.57855 Sayfalar 86 - 89 Sarkoidoz ve tüberküloz farklı etyoloji ve tedaviye sahip ancak klinik ve histolojik olarak birbiri ile sıkça karışan hastalıklardır. Tüberküloz ve sarkoidoz birlikteliği nadirdir. Burada mikrobiyolojik ve histopatolojik olarak kanıtlanmış tüberküloz ve sarkoidoz birlikteliği olan olgu sunulmaktadır. |
5. | PET-BT'de Yüksek Düzeyde FDG Tutulumu Olan Mediastinal Lenfadenopatilerde Granülamatöz Hastalıklar Düşünülmelidir Granulomatous Diseases Should be Considered in Mediastinal Lymphadenopathies with High F-18 FDG Uptake on PET-CT Scans Burçin Çelik, Muhammed Ali Yılmaz, Mehmet Gökhan Pirzirenli, Murathan Şahindoi: 10.5505/respircase.2017.98705 Sayfalar 90 - 95 Granülomatöz hastalıklar ülkemizde oldukça sık görülmektedir. Tüberküloz ve sarkoidoz bu hastalıklar içerisinde en başta gelenlerdir. Tüberküloz sıklıkla akciğerleri tutmasına rağmen bazı olgularda mediastinal lenf tutulumu şeklinde de ortaya çıkmaktadır. Sarkoidoz ise sıklıkla mediastinal ve hiler lenfadenopatiler şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu makalede PET-BT incelemelerinde mediastinal maligniteyi taklit eden, yüksek düzeyde F-18 FDG tutulumu olan granülamatöz lenfadenit olgularını sunmayı amaçladık. Kliniğimize PET-BT görüntülerinde patolojik FDG tutulumu olan mediastinal LAP nedeniyle üç hasta başvurdu. Hastaların ikisinde öksürük ve nefes darlığı şikayeti, birisi meme kanseri, uterus kanseri ve tiroit kanserinden ameliyat edilmişti. İki olgunun videomediastinoskopik lenf nodu biyopsi sonucu kazeifiye granülomatöz iltihabi olay olarak rapor edildi. Nefes darlığı nedeniyle tetkik edilen hastanın PET-BT'de subkarinal lenf nodu ve sol interlober lenf nodlarında patolojik FDG tutulumu izlendi. Bu olgunun videomediastinoskopik lenf nodu biyopsi sonucu non-kazeifiye granülomatöz iltihabi olay olarak rapor edildi. Ülkemizde tüberküloz ve sarkoidoz gibi granülamatöz hastalıklar yanlış pozitif FDG PET nedenleri arasında en sık görülenlerdir. Olgularımızdaki gibi yüksek FDG tutulumu olanlarda maligniteyi ekarte edebilmek için doku biyopsisi gereklidir. |
6. | Pnömoni Pnömoniden de fazlası olabilir: Yirmi yaşında erkek intralober sekestrasyon olgusu sunumu Maybe it is More than Pneumonia: Case Report of an Intralobar Sequestration in a 20-Year-Old Male Eric Paul Borrellidoi: 10.5505/respircase.2017.92499 Sayfalar 96 - 98 Pulmoner sekestrasyonlar (PS) nadir görülen konjenital malformasyonlar olup çocuklarda fetal ultrason ve erişkinlerde bilgisayarlı tomografi ile tipik olarak tanı almaktadırlar. PS’nin potansiyel komplikasyonları tekrarlayan solunum yolu infeksiyonları, hemoraji, kalp yetmezliği ve solunumsal yetmezliklerdir. Önerilen tedavi cerrahi rezeksiyondur. Bu makalede intralober PS tanısı konmuş 20 yaşında erkek olgu tartışıldı. |
7. | Bağışıklığı baskılanmış hastada kedi tırmığına bağlı pulmoner nodul Pulmonary nodule-associated Cat Scratch Disease in an immunocompromised patient Levent Özdemir, Burcu Özdemir, Mehtap Şencan, Suat Durkaya, Ayşegül Kaynar, Zulal Özbolat, Sema Çalışkan, Ali Ersoydoi: 10.5505/respircase.2017.94834 Sayfalar 99 - 102 Kedi tırmığı hastalığı, bağışıklık sistemi normal kişilerde, giriş yerinin drene olduğu lenf düğümlerinde kronik inflamasyonla seyreden bir infeksiyondur. Bağışıklık sistem baskılanmış olan hastalarda ensefalit, nöroretinit, granülomatöz konjunktivit, hepatosplenik tutulum, pnömoni ve trombositopenik purpura gibi klinik tablolar şeklinde de ortaya çıkabilir. Elli yaşında kadın hasta öksürük, ateş, eklem ağrısı nedeni ile değerlendirildi. Özgeçmişinde dört yıl önce karaciğer kist hidatiği nedeni ile operasyon ve romatoid artrit nedeni ile bir yıldır deltakortil kullanımı mevcuttu. Toraks tomografisinde sağ alt lob superiyor ve üst lobta nodul saptandı. Laboratuvar incelemesinde lökositoz dışında anormallik saptanmadı. Balgam aerob kültür ve ARB incelemesi negatif olarak saptandı. Hastaya tanısal VATS uygulandı. Patoloji sonucu granülomlar içinde polimorf nüveli lokositler, tbc ve sarkoidoz dışı granülomatöz hastalık ön planda kedi tırmığı hastalığı olarak raporlandı. |
8. | Vertebral Kist Hidatik: Beyaz Kanser Vertebral Hydatid Disease: White Cancer Mustafa Çalık, Saniye Göknil Çalık, Hıdır Esmedoi: 10.5505/respircase.2017.38981 Sayfalar 103 - 106 Kist hidatik (KH), dünya çapında tahminen 1,2 milyon insanı etkileyen sestod Echinococcus granulosus'un neden olduğu kronik, kompleks ve ihmal edilen zoonotik bir enfeksiyondur. Vertebral tutulum endemik bölgelerde bile tüm KH hastaların %1’den daha azını etkileyen nadir bir durumdur. Tanı ve tedavisi oldukça zordur. Bu nedenle “Beyaz kanser” olarak adlandırılmıştır. Bütün cerrahi ve medikal tedavilere rağmen rekürrens oranı %40–100 arasında ve ortalama süreside 30 aydır. Bölgenin anatomik ve fizyolojik özelliklerinden kaynaklanan güçlüklerde eklenince hastaların tedavileri daha da zorlaşmaktadır. Klinisyen tedavi ve hastalık arasında kısır bir döngünün içine girmektedir. Hem cerrahi hem de medikal açıdan rekürrensi engelleyecek; kısır döngüyü kıracak yeni yöntemler ve özellikle santral sinir sistemine daha iyi penetre olan ilaçlara ihtiyaç duyulmaktadır. Burada spinal kanala uzanım gösteren Vertebral KH olgusunu sunduk. |
9. | Nadir Bir Plevral Leimiyoma Olgusu A Rare case of pleural leiomyoma Menduh Oruç, Ahmet Erbey, Didem Arslandoi: 10.5505/respircase.2017.86548 Sayfalar 107 - 109 Elli altı yaşında kadın hasta üç yıldır devam eden göğüs ağrısı, nefes darlığı ve göğsünün sağ tarafında şişlik yakınmaları ile başvurdu. Akciğer grafisinde ve bilgisayarlı toraks tomografisinde sağ akciğerde 16X13X12 cm ebadında kitle lezyonu görüldü. Hastaya sağ torakotomi uygulandı. Kitle mediastinal plevradan kaynaklanıyordu. Tümör parçalanarak çıkarıldı. Makroskopik olarak tümör sert, düzensiz yüzeyli, beyaz-sarı renkte bir kitle idi. Histolojik olarak olarak belirgin hücresel nekroz ve mitotik aktivitesi olmayan düz kas liflerinden oluşuyordu. Amacımız çok nadir görülen plevral kaynaklı leimiyomanın malignite potansiyelinden dolayı çıkarılması gerektiğini vurgulamaktır. |
10. | Yeni bir tanım: Kombine pulmoner fibrozis ve amfizem sendromu A new definition: Combined pulmonary fibrosis and emphysema syndrome Dildar Duman, Hakan Günendoi: 10.5505/respircase.2017.93585 Sayfalar 110 - 113 Kombine pulmoner fibrozis ve amfizem sendromu (KPFA), kendine özgü klinik bulguları olan ve radyolojik olarak üst lob amfizemi ve alt lob fibrozisi ile karakterize yeni tanımlanan bir sendromdur. Hastalık iyi bilinmediği için yeterince tanı konulamamaktadır. Progresif nefes darlığı şikayetiyle başvuran, 60 paket/yıl sigara öyküsü olan erkek hastanın çekilen toraks tomografisinde KPFA sendromuna özgü üst loblarda amfizem ve alt loblarda fibrozis izlendi. Hastalığın bir diğer önemli özeliği olarak FEV1 kısmen korunmuş, DLCO ise oldukça düşük bulundu. hastada pulmoner hipertansiyon saptandı. Tüm bulgularıyla KPFA sendromu tanısı konulan olgu, bu sendromuna dikkat çekmek için literatür eşliğinde sunuldu. |
11. | Miliyer görünüm ile başvuran akciğer adenokarsinomu Adenocarcinoma presenting with miliary intrapulmonary carcinoma Fatih Uzer, Hasan Şenol Coşkun, Aykut Çillidoi: 10.5505/respircase.2017.07379 Sayfalar 114 - 117 Akciğerler, küçük hücreli dışı akciğer kanserlerin sıklıkla metastaz yaptığı organlardır. Akciğer metastazları görüntüleme bulguları, pulmoner nodül, plevral effüzyon ve lenf nodu genişlemesi şeklinde olabilir. Ancak akciğer kanserlerinin miliyer dağılımı çok nadirdir. Erlotinib'e iyi yanıt veren miliyer dağılım ile seyreden bir adenokarsinom olgusu sunuldu. |
12. | Gecikmiş tanılı paraquat intoksikasyonunda ekstrakorporeal membran oksjenasyonu sırasında dirençli hipoksemi Persistent hypoxemia during extracorporeal membrane oxygenation in delayed diagnosed paraquat intoxication Nermin Kelebek Girgin, Nurdan Ünlü, Işık Şenkaya Sığnak, Remzi İşçimen, Ferda Kahveci, Hadi Çağlayandoi: 10.5505/respircase.2017.08379 Sayfalar 118 - 123 Paraquat, tarımda yaygın kullanılan ve akciğerlerde birikimi sonucu ilerleyici pulmoner fibrozise neden olan toksik özelliği yüksek bir herbisiddir. Paraquat intoksikasyonunda birkaç gün içinde çoklu organ yetmezliği veya birkaç hafta içinde pulmoner fibrozise bağlı solunum yetmezliği sonucu ölüm gelişebilir. Veno-venöz ekstrakorporeal membran oksijenasyonu(V-V ECMO) günümüzde akut solunum sıkıntısı sendromunda(ARDS) yaygın olarak uygulanan bir tedavi stratejisidir. Bu yazıda ARDS tanısı ile yatırılan ve tedavi sürecinde V-V ECMO kullanılan bir olguyu sunduk. ECMO desteğine rağmen yeterli oksijenasyona ulaşılamayan ve ECMO’ya bağlı hipoksi nedenleri dışlanan olguda, tekrar sorgulanan tıbbi öyküsü sonucu üç hafta önce paraquata maruziyet olduğu saptandı. V-V ECMO desteğine rağmen hipoksi devam eden olgu, yoğun bakıma yatışının 6. günü kaybedildi. Bu olgu aracılığı ile V-V ECMO sırasında dirençli hipoksinin nedenlerini gözden geçirmeyi amaçladık. |
13. | Nodüler Splenik Sarkoidoz: Nadir Bir Olgu Nodular Splenic Sarcoidosis: A Rare Case Report Mustafa Çalık, Mihrican Yesildag, Saniye Göknil Çalık, Tahir Taha Bekci, Hıdır Esmedoi: 10.5505/respircase.2017.59480 Sayfalar 124 - 127 Sarkoidoz idiyopatik multisistemik granülomatöz bir hastalıktır. En sık akciğerleri tutar. Biz nadir ve genellikle asemptomatik karaciğer tutulumu olmayan nodüler splenik sarkoidozlu bir olguyu sunduk. Otuz bir yaşındaki erkek hasta; öksürük, balgam ve nefes darlığı şikâyetleriyle kliniğimize başvurdu. Sarkoidozun yaygın sistemik bulgularından hiçbirine rastlanılmadı. Toraks ve batın BT incelenmesinde çok sayıda hipodens mediastinal lenf nodları ve dalak tutulumu vardı. Başka intra-abdominal patoloji veya periferik lenfadenopati saptanmadı. Mediastinoskopi yapıldı. Tanısı histopatolojik olarak doğrulandı. Tıbbi tedaviden sonra şikâyetleri azaldı. Nodüler splenik tutulumu nadirdir. Sarkoidozun; multiple karaciğer ve splenik tutulumu olan otuz dokuz olgu rapor edilmesine rağmen, sadece üç izole nodüler splenik tutulum literatürde bildirilmiştir. Nadirliği nedeniyle ekstrapulmoner sarkoidoz önemli morbidite ve mortaliteye neden olabilir. Bu nedenle, karaciğer tutulumu olmayan nodüler splenik sarkoidozun, belirtileri, tanısı ve klinik seyrine dikkat çekmek amacıyla bu olguyu sunduk. |
KISA RAPOR | |
14. | Akciğer Kanserinde Fotodinamik Tedavi Photodynamic Therapy for Lung Cancer Tayfun Çalışkan, Oğuzhan Okutan, Dilaver Taş, Zafer Kartaloğludoi: 10.5505/respircase.2017.88942 Sayfalar 128 - 131 Fotodinamik tedavi (FTD), illüminasyon için kullanılan diyot lazer ile aktive edilen fotosensitizör ilacın hastaya verildiği bir tedavi yöntemidir. Erken evre ve endobronşiyal kritik darlığı olmayan ileri akciğer kanserlerinin tedavisinde kullanılmaktadır. FDT uygulaması, etkinliği, komplikasyonları ve endikasyonları kısaca anlatılmıştır. |